Çok garip değil mi? Dünyaya gözümüzü açtığımız ilk andan itibaren ‘öteki’ olmaya yazgılı gibiyiz. O ilk çığlıkla ortaya çıkan cinsel kimliğimiz bizi diğerinden ayırıyor. Ana babanızın kim olduğu, ne kadar kazandıkları, nasıl bir aileden geldikleri, hangi inanç sistemine dahil oldukları, siyasi görüşleri daha küçücük bir bebekken bile bizi bir yere ait kılıyor. Tıpkı bir depoda etiketlerine göre raflara dizilen milyonlarca ürünle aynı kaderi paylaşıyoruz. Hatta onlardan daha beter durumdayız. Çünkü bize bir akıl ve bir de yürek verilmiş. Her ne kadar kullanmayı beceremesek de!

 

Sürekli etiketlere ayrılmaya dair bu kısır döngü tüm yaşamımız boyunca sürüp gidiyor. Kümeler, kümeler, kümeler… Her ne kadar bir ortak kesişimin içinde yer almak için çabalasak da bir türlü olmuyor. Bazen en yakınlarınız; ailemiz, iş arkadaşlarımız hatta belki çocuklarımız arasındayken bile. 

 

Bir de yaşadığımız dünyada olup bitenler var. Son iki aydır ülkemizin kuzeyinde yaşanan savaş ‘öteki’ olmanın en kanlı örneklerinden biri değil mi? Onun öncesinde kaynayan Ortadoğu ve evlerinden olan milyonlar, farklı coğraflardan işsizlik ve açlık yüzünden yüzlerce kilometre ötelerden göçenler. Hepsinin kendine özel bir öyküsü var ama tema ortak. 

 

Bugün ülkemizdeki koşullar yüzünden mesleğini yurt dışında yapmaya karar veren doktorlar, direndiği için kaçmaktan başka seçeneği kalmayan sanatçılar gittikleri yerde ‘öteki’ oluveriyorlar. Mekân değişiyor ama yaşanan hep aynı. Aynı iş yerinde benzer şartlarda çalışmasına rağmen etnik kimliği yüzünden dışlanan işçi, dayatılan cinsel kimlikleri tercih etmeyen travesti, ezeli rakipler olan futbol takımlarının asla uzlaşamayan taraftarları… Sonsuza kadar uzar gider de bu liste ama aslında çözüm çok basit: Anlamak. Karşındakinin duygu durumuna girmek, onun gözüyle görmek ve kısaca “olabilir” demek. İşte tam da bu noktada edebiyat yine yanımızda. Bu sayımıza konuk olan yazarlarımız yaşama ötekinin gözüyle bakıyor, bize öykülerini anlatıyorlar. 

Sayımıza öyküleriyle katkı veren Aykut Anıl Atay, Aysim Demiröz Göral, Bahar Uysal Karakuş, Canan Kuzuloğlu, Hüseyin Karagöz, Nuriye Yıldız ve Yayla Boztaş’a teşekkür ediyoruz. Kitap tanıtım köşemizde arkadaşımız Billur Akgün, Toni Morisson’un çok konuşulan bir eseri “En Mavi Göz” ü tanıtan harika bir yazı hazırladı. Keyifli okumalar dileriz.