Aslında hep bekleriz. Beklemeler ve beklentiler coğrafyaya, toplumlara, kişiden kişiye değişse de genelde ortak beklemeleri vardır insanın; anne karnında dünyaya gelmek için beklemekle başlarız ve sürdürürüz.

Yaşam beklemeler silsilesidir. Bir durumdan diğerine geçeriz. Büyümeyi, okulu – askerliği bitirmeyi, evlenmeyi, çoluk çocuğa karışmayı, tatile çıkmayı, terfi etmeyi, hastamızın iyileşmesini, çocuklarımızın büyümesini, borçların bitmesini, trafikte yeşil ışığın yanmasını, kuyrukta sıranın bize gelmesini, merak ettiğimiz filmin gösterime girmesini, âşık olmayı, boşanmayı, emekli olmayı, şehirden uzaklaşıp sakin bir yere yerleşmeyi, yola çıkmayı yoldan dönmeyi… Bu liste bitmez.

Bekleriz beklentilerimizi besleyerek. Öyle ya, zorunluluklarımızın yanında bir de kişisel beklentilerimiz vardır.

Ertelediklerimizi gerçekleştireceğimiz fırsatları bekleriz, yaratmaya da çalı- şırız onları hatta.

Sonra bakarız ki, aylar – yıllar geçip gidiyor, bir yılın daha sonuna gelmişiz. Biraz şaşkınlık, biraz yorgunluk ama nedense umutla karşılarız yeni yılı.

Yeni yıl – 31 Aralık ile Noel 24 Aralık’ı karıştırırız, kafamız karışsa da yeni yıl kutlamaları çoğumuzun hoşuna gider.

Saat 24.00’ten sonra değişen ne? Değişen bir şey yoktur. Ama umut tazelemenin de kimseye bir zararı yoktur. Acılar, sorunlar sıfırlanmaz; ertesi gün koca bir boşlukla uyananlarımız az değildir.

Yine de bir sihri vardır yılbaşının. Evreni – yeryüzünü alt üst etme derdindeki insan, içindeki çelişkileri çözemez ve bu sihirden medet umar. En zayıf tarafımız açığa çıkar yılbaşlarında; takvimler farklı olsa da yeryüzünün insan dediğimiz sakinlerinin büyük çoğunluğu, çocuklaşır bir yılın zorluklarını daha aşmanın coşkusuyla. Hele de içinden çıkmakta olduğumuz 2017 benzeri distopik yıllarda bu daha da belirginleşir.

Bu çağrışımların getirdiği öyküler buluştu, Kiltablet ocak sayısında.

2018’in eşiğinde umuda her zamankinden çok ihtiyacımız var.

Kibritçi Kız’ın son kibrit çöpüyle bitmesin umutlar, yaşamlar. O bir öykü kahramanı olarak kalsın, çocukların öyküleri güzel yazılsın.

Tüm insanlığın öyküsü insana yaraşır olsun.

Yazmak aylaklığa zaman ayırmak kimileri için. Yazmayı sevenler içinse aylaklık kutsaldır. Aynı düşünceyi paylaşıyorsanız gelecek temamız ‘av tuzakları, av tutsakları’ için öykülerinizi bekleriz.

2018’in güzel bir öykü tadında olması dilekleriyle.