Elvan Arpacık

Sanatı nasıl tanımlayabiliriz? Bu sorunun yanıtını vermek kolay değil. August Renoir’ın yaklaşımı tam da bu saptamayı doğrular nitelikte: “Sanat yapıtının iki önemli özelliği vardır; birincisi tanımlanamaz, ikincisi taklit edilemez.” 

Sanat eserine akılla yaklaşamayız, enigmatik ezoterik bir dili vardır. Nasıl çözeceğimizi, anlamlandıracağımızı yorumlayacağımızı bilemeyiz pek. Bu kaotik, bilinmez, öngörülemez, çetrefilli durumuna karşın sanat, yaşamın içindedir. 

Başlangıcı olarak genel kabul gören Altamira mağarasındaki kayalara çizilmiş resimlerden bugüne sanat, hep insanlık tarihine eşlik etti, yaşamın içinde var oldu. İnsanı öteki canlı türlerinden ayıran başlıca özellik sanatla ilişkisidir. Oscar Wilde “Kulağa tuhaf gelse de, yaşam sanatı, sanatın yaşamı taklit ettiğinden çok daha fazla taklit eder” diyor. 

Sanatı tanımlayamadığımıza göre sanatçı kimdir sorusuna da kısaca yaratıcılığı olan kişi deyip geçemiyoruz. Peşi sıra aklımıza takılan sanatın alıcısı kim, günümüzde sanat piyasasını kim belirliyor sorularına da yanıt arıyoruz. Sanatsever mi? Para sahibi mi? Bilgi, birikim mi? Sanatçı ve yapıtının kaderini genellikle bu üçlü etkenin bileşkesi belirliyor diyebiliriz. Tabii bu üçlü içinde en zayıf halka sanatsever.

Bu sayımızın konusu sanat olsun dedik ve başlığımızı “Hayat kısa sanat uzun (Vita brevis ars longa)” olarak belirledik. Çünkü biz sıradan ölümlüler bu dünyadan geçip gidiyoruz ama Mona Lisa bulunduğu yerden yüzyıllardır hayranlık uyandıran gizemli tebessümünü sürdürüyor.

Bu sayımızda Maestro Leonardo Da Vinci Arif Kamil Olgun’un söyleşi teklifini kabul ederek bizi onurlandırdı. Dilek Yılmaz, Feryal Tilmaç’ın Esneyen Adam adlı öykü kitabını tanıttı. Öyküleriyle Canan Kuzuloğlu, Meltem Uzunkaya, Nezir Suyugül, Nurdan Atay, Öznur Babur ve Yasemin Pforr yer aldı.