Alçak gönüllü bir temel atma töreniydi. Küçük bir kalabalık toplanmıştı. Resmî erkândan önemli kişiler gelecekti. Gerçekten temeldi ama… Hepsi hepsi kazılmış derin bir çukurla etrafındaki bariyerlerden ibaretti. Hava durumu uygunsuz olmasa da şemsiyeler her ihtimale karşı hazır bekletiliyordu. Ola ki hafif bir yağmur çiseler, verilen bütün emekler boşa çıkardı. Zemin biraz düzensizdi, artık herkes dikkat edecekti dengede kalmaya. Aylardır bugünü bekliyorlardı. Hanımlar şık topuklu ayakkabılarıyla henüz düzeltilmemiş toprağa basmamaya çalışıyor, saçlarını düzeltiyor, eteklerini çekiştiriyordu. Hafif göbeği çıkmış erkekler kravatlarını düzeltiyor, ses düzeni kontrol ediliyor, genç görevliler ceketlerinin önünü tutup hafifçe eğilerek yol gösteriyordu.

Şimdiye kadar her şey yolunda gibiydi. Siyah gıcır gıcır resmî arabalar konvoy halinde göründü, kalabalık hareketlendi. Her bir arabadan siyah takım elbiseli kara gözlüklü şoförler çıkarak, zat-ı muhteremler inene kadar saygıyla kapıları tuttular. Kazılan bölgenin yakınına küçük bir platform yerleştirilmiş, oraya ulaşabilmek için de tahtadan küçük bir yürüme yolu yapılmıştı. Heyecanlı bir tokalaşma, selamlaşma, konuşma faslı başlamıştı. Bir yandan da tahta platforma doğru ilerliyorlardı. Tören için her şey hazırdı. Yoldan geçenler de yavaş yavaş alanın çevresinde birikiyordu. Gençler ses düzenini kontrol ettiler, ardından kaymakam bey açılışı yapacak olan sayın müsteşarı sundu.

 

“Temel atma törenimiz için teşrif eden çok sayın müsteşarımıza ve yardımcılarına sonsuz teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Kendileri bizlere destek vermek için yoğun mesailerinin arasında kıymetli vakitlerinden fedakârlık edip ilçemizi şereflendirmişlerdir. Projemize destek olabilecek yardımsever iş adamlarıyla teşrik-i mesai yapmamızı sağlamışlardır. Son bir yıldır temelini kazmakta olduğumuz, ilçemizin sembolü olacak bu yapının yükselmesi için bahşedilen her türlü katkıyı minnetle karşılamak boynumuzun borcudur. Hoş geldiniz sayın müsteşarım. Buyurunuz.”

 

Mikrofonu müsteşara uzattı. Müsteşar bir iki üfleyip sesin duyulduğundan emin olmaya çalıştı, bu arada ses düzenini sağlayan gençler de hemen koşup kontrol ettiler. Her şey yolundaydı. Müsteşar gırtlağını temizledi, kalabalığı süzdü. Bula bula bu kıtıpiyos adamları mı getirdiler açılış yapıyoruz, bu günüm de hiç oldu diye düşündü. Daha büyük ve gösterişli bir kalabalık bekliyordu. Zaten bir türlü bakan yardımcılığına da atanmamıştı, canı sıkkındı. Artık geldik bir kere. Kurdeleyi kesip dönerim dedi içinden. Açılacak fazla bir şey yoktu ortalıkta ama açılış açılıştı. Sözüne başlamadan kaymakama doğru eğilerek kulağına fısıldadı.

 

“Basından kimler var?”

“Yerel basın tam kadro burada sayın müsteşarım.” Mahcup bir şekilde ekledi. “Tabii ki biz tüm kareleri ve yazıları hemen ana akımla paylaşacağız”.

Müsteşar, senden de ancak bu kadar olur zaten der gibi, “Tabii tabii,” dedi. “Yoksa buraya gelmeye değmezdi.”

Kalabalığa döndü.

 

“Değerli hemşerilerim, böyle bir günde yanımızda bulunup, bittiğinde ilçeye büyük katkılar sağlayacak konuk evimizin temel atma törenine şahitlik ettiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum. Bizler iktidar partisi olarak, bizden öncekilerin yapamadıklarını yapmaya azimliyiz. Sizlerin farkına bile varmadığınız ihtiyaçlarınız bizim için önceliktir. Bizler elli yıl, yüz yıl ilerisine bakıyor, o zamanları yaşıyor, şimdiden o zamanlarını teknolojisiyle ayakta kalabilecek projeler gerçekleştiriyoruz. “

“Birlikten kuvvet doğar. Bu perspektifle yandaki binaların da bu komplekse katılması çok daha rantabl olacak, ilçedeki tüm binalara değer artışı getirecektir.”

 

Kalabalıkta bir homurtu yayıldı. Birbirlerine bakarak bir şeyler söylüyorlardı. Kaymakam müsteşarın kulağına fısıldadı. “Aman efendim o konuya girmeyelim şimdi. Satmak istemeyenler var.”

Müsteşarın yüzü düştü, durdu, kalabalığın susmasını bekledi. Tekrar mikrofonu eline aldı. “Tabii ki iktidarımızın en ehemmiyetli çabası halkımızın refahına hizmet ve onların en derin arzularına kulak vermektir.”

Kalabalıktan bir ses yükseldi. “Sayın müsteşarım, burası için başka projelerimiz vardı, kaymakam beye sunmuştuk. Ama son bir yıldır ses çıkmadı. Bizim gerçek ihtiyaçlarımız ne olacak?”

Başka bir ses söze karıştı. “Kreş ve yaşlı bakım evi projeleri yaptık. Çok çalışıldı üzerinde.”

Bir kadın kalabalığın arasından sıyrılıp öne gelmeye çalıştı. “Beceri kazandırma kursları ve kadın sığınma evi istiyoruz.”

“Topluluk mensuplarının her türlü fikrini dinleyip hassasiyetle gerekeni yapmak iktidarımızın ve partimizin kuruluş kaideleri arasındadır”. Yardımcısına eğildi. “Bunların söylediklerini not alın. Adını telefonunu alın. Gerekirse başka kanallardan ulaşıp derdi neymiş sorarız, engellerle uğraşacak zamanımız yok.”

 

Kalabalık yükselen sesleri coşkuyla onayladı. Sonunda kendilerini mühim yerlere duyurabilmişlerdi. Müsteşar hiç polemiğe girmeden mikrofonu kaymakama verdi. Kaymakam şimdi açılışımız yapıyoruz dedi. Parlak gümüş rengi bir tepsi içinde makas ve kırmızı kurdele geldi. Kurdeleyi iki kadın gergince iki uçtan tutmuş, kesilmeye hazır şekilde bekliyorlardı. Bu arada kurdelenin ucu dikkatle müsteşarı izleyen soldaki kadının elinden kurtuldu, kadın kaçan ucu yakalamak isterken ayağı takılıp dengesini kaybetti, diğer kadın da şaşkınlıkla ona bakarken gerileyip arkasında duran müsteşara çarptı. Müsteşar boş bulunmuş, kadından kurtulayım derken platformun kenarına yaklaşmıştı, mikrofonun kablosu ayağına takıldı, kendini yerde buldu. Bu sırada çukura da tehlikeli bir şekilde yaklaşmıştı. Yardımcıları, kaymakam ve diğerleri onu tutup kaldırmaya çalışırken toplanan ağırlıkla platform çöktü, yavaş yavaş yağmur damlaları düşmeye başladı, çıkan arbede sırasında şemsiyeler de ulaşılmaz oldu. Müsteşar yerden kaldırılırken ceketini düzelterek bir yandan da homurdanıyordu. “Bu kadar berbat, şapşal bir temel atma töreni görmedim şimdiye kadar”. Yardımcıları müsteşarın koluna girdiler, aman efendim, sakin olun diyerek tören alanından uzaklaştırdılar, kaymakamla yanındakiler de onlarla arabalara koştular.

Yağmur kalabalığın üzerine daha hızlı düşmeye başlasa da kimse bu sahneyi kaçırmak istemiyor, keyifle izlemeye devam ediyordu. Şemsiyeleri aralarında paylaşarak, uzaklaşan arabaların ardından dağıldılar. Yağmur, platformu yürüme yolu için dizilen tahtaları, kurdeleyi, makası, tepsiyi kazılan çukura doğru sürüklemiş, açılıştan eser kalmamıştı. Fotoğrafçılar hâlâ çektikleri kareleri kontrol etmekle uğraşıyorlardı. Yakaladıkları muhteşem pozlara bakıp bu unutulmaz açılışı kalıcı hale getirmenin mutluluğunu yaşıyorlardı.

 

Kaymakam, binaya döndüğünde öfkeden kıpkırmızı olmuş yüzüyle herkese ateş püskürdü. “Organizasyon firmasının patronunu bağlayın çabuk”. Güzelim açılış rezil olmuş, üstelik müsteşar neredeyse aşağılanmıştı. Bunun telafisi yoktu. Kazılan temel suyla dolmuş, kurdele rüzgâra kapılıp çoktan ortadan kaybolmuştu.