Bir gecede bir paket çikolata yenir mi? Yedim. Nasıl gireceğim o elbisenin içine? Selin’in düğününe iki hafta kaldı. Bir ayda beş kilo almışım. Elbiseyi almak için acele ettim. Düğüne Soner de gelecek… Şu halime bak. Yine acıktım. Düdük makarnası çekti canım. Bol domatesli, sarımsaklı, baharatlı, tereyağlı. Yanına da bir kadeh merlot! Bir kadeh içip bıraksam iyi aslında. Günde bir kadeh kırmızı şarap faydalı diyorlar. Oysa genellikle şişeyi bitiriyorum ben açtığım zaman. Neden böyle ayarsızım? Başladığım diyetler iki günden fazla sürmez. Hep makarnaya aşererim. Haftada iki kez yemezsem ölürüm.

  Kim ölmüş makarnasızlıktan? Bak Selin’e, kaç yıldır glütensiz besleniyor. Onun canı yok mu? Çikolatasını bile evde kendi yapıyor.

  Ay! Çikolata deme bana. Makarnanın üstüne ne iyi gider. Bayılırım.

  Bana bak Nazan, yeter artık!. Bırak şu cevizli sucuğu kemirmeyi. Soner de gelecek düğüne. Soner diyorum, büyük aşkın. Döndü İngiltere’den. Yıllar sonra ilk kez görecek seni. Sence gördüğünü beğenecek mi?

  Soner unutmuştur beni. Neden dert edecekmişim ki onu?

  Ya unutmadıysa? Kaç gündür neden doymuyorsun? Çünkü aç olan bedenin değil. Ruhun aşka acıkmış senin. Hem yarım kaldı aşkınız… Yaşayamadınız. 

  Evet yaşayamadık… Orada çoktan bulmuştur birini. 

  Ya bulmadıysa?

  Tabi tabi, onca yıl beni bekledi.

  Sen bekledin ama.

  E rahat ver artık. Acıkıyorum. 

  Düdük makarnası!

  Olur, pişirelim mi?

  Hayır pişirme. Sana diyorum. Argodaki anlamıyla sesleniyorum. O tencerede kalbini haşlıyorsun sen. Ruhunu yiyiyorsun makarna yerine. Yazık. Çok yazık. Telefonun çalıyor, açsana. Bırak şu makarnanın suyunu. Arayana bak.

  Aa Soner arıyor!…
…….

    Merhaba Nazan.
    Merhaba. Erken geldin demek.
    Gelmez miyim? Çocukluk arkadaşım evleniyor. Çok severim Selin’i.
      Hepinizi çok özledim ayrıca.
    Biz de seni özledik. Begüm nasıl?
    İyi. Evlendi o da. Hamile.
    Kaç aylık? Neden haber vermediniz?
    Yeni daha. İki aylık hamile.
    Özlem ne yapıyor? Geçen sene evlenmemiş miydi?
    O da iyi. Boşandı.
    Ne zaman? Kimse söylemedi bana.
    Yeni boşandı. Bir ay oluyor.
    Ne kadar hızlısınız… Her hafta Çarşamba toplanıyor musunuz yine?
    Evet,  geleneği bozmadık.
    Ahmet’lerle buluştuk biz de. Ekip burada. Erkek muhabbeti var benim evde
    Selam söyle hepsine. Erman’a söyle kelime oyunu davetimi kabul etsin.
    Tamam, söylerim şimdi.
       Nazan bak ne diyeceğim, düğünden önce bir kahve içelim mi? Yarın mesela?
    Olmaz. Yarın işim var. Yarın olmaz.
    Tamam. Öbür gün ya da hafta sonu o zaman. Ne dersin?
    Yok! Düğüne kadar olmaz.
    Neden olmaz anlamadım.
    Anlatamam.
    Hımm, peki… Makarnayı seviyor musun hâlâ?
    Evet, çok seviyorum.
    Sana makarna getirdim. Geçen ay İtalya’daydık arkadaşlarla.
      Düdük makarnası severdin sen. Aklımda kalmış.
    Gerçekten mi? Bana makarna mı aldın?
    Neden şaşırdın, hepinize ufak tefek bir şeyler aldım işte.
    Hımm. Anladım… Artık kapatmam gerek. Düğünde görüşürüz.
    Peki Nazan. Ararım yine.
    Tamam.

……..
-.  Ben sana demedim mi? Bak sana makarna almış. Ne olacak şimdi? İki haftada beş kilo
     vermezsen seni öldürürüm. Duydun mu beni? Yeter artık.
 
  Tamam tamam döküyorum makarnanın suyunu. Makarnayı da kaldırıyorum.
    Hemen giyiyorum eşofmanlarımı. Koşmam gerek. Çok koşmam gerek. 

  İki haftada beş kilo! Verebilir misin?

  Bana makarna almış. Kaç yıl geçti. Unutmamış makarna sevdiğimi… 

  Hey sana diyorum, iki haftada beş kilo verebilir misin diyorum.

  Veririm herhalde. Veremezsem de dert değil. Sadece dış güzellik mi yani aşkın sebebi?
    Kalbimin içini göremeyen birini istemiyorum artık. 

  Peki düdük makarnası. 

  Yok. İki hafta makarna şarap yok. Koşmam gerek. Çok koşmam gerek…