Evde kaç gündür bir koşuşturma var, ne oluyor anlamıyorum? Dün vazoyu kırdım, önceden olsa annem popoma bir şaplak indirir, babam da akşam geldiğinde gür sesiyle beni azarlardı ama hiçbir şey yapmadılar. Annem sadece “tam da sırasıydı” dedi, yine de bana sevgiyle baktı. Acaba Gökhan’ın dedikleri doğru mu? Annemler pipimi mi kestirecekler? Ama neden, yaramaz olduğum için mi? Dedem sık sık göster bakayım misafirlere dediği anda pantalonumu hemencecik indirdiğim için mi? Ama ben çok küçüğüm, pipim olmazsa çişimi nasıl yapacağım?
Gökhan çok bilmiş bir edayla iki gün önce “Oğlum artık sen de erkek olacaksın. Ben geçen sene oldum. Bir yıl fazla erkeğim senden. Pipini kestirince çok bağır ki hediyelerin artsın. Beni krallar gibi giydirip sokak sokak gezdirdiler. Öyle çok oyuncak geldi ki. Kesilince çok acıyor. Kaç gün zor yaptım çişimi. Denize de sokmadılar. Pipim kesildi diye benim artık büyüdüğümü, erkek olduğumu söylediler. Yaaaa sen daha erkek değilsin. “
Ben onun dediklerine inanmadım. Annem babam beni severdi. Hiçbir yerimi kestirmezlerdi. Babam hem beni “aslan oğlum, kazan dibim. Dört kızdan sonra nihayet yüzümü güldürdün. Sayende erkek babası oldum” diye severdi. Demek ki erkektim. Bir daha erkek olmaya gerek yoktu ki.
Kapının önüne çıktığımda merdivene oturmuş Naz’ı gördüm. Naz bana bakıyor, gülüyordu. “Yarın akşam senin düğününe geleceğim. Böyle kabarık beyaz bir elbisem var” dedi.
Tombik ellerini belinin iki yanından açıp kabarık eteğini sanki havada çizdi.
Düğünüm mü? Evleniyor muyum? Kiminle evleneceğim? Pınar ablayla evleneyim ne olur, onu çok seviyorum. Görünce hep yüzüm kızarıyor. O da beni görünce yanağımdan öpüyor hep. “Çok bilmiş seni. Benim küçük kavalyem” diyor. Cem ağabeyin düğününde benimle dans etmişti ya. Bana sarılabilmek için iki büklüm olmuştu herkes bize gülüyordu. Ben ise bacaklarını geçmeyen boyumla kimseye aldırmadan dönüp duruyordum onunla. Pınar ablayla evleneceğimi annemlere söyleyeyim ona göre hazırlık yapsınlar.
Aa Ali abi. Neden elinin iki parmağını açıp kapatıyor makas gibi. Bir kere ben Pınar ablayla evleneceğim. Seni de çağırmayacağım. Pınar ablamın elini de bırak. O kendi başına yürüyebilir. Şimdi tekmelerim seni. Bırak, beni bırak, havaya kaldırma.
“Vayy erkek mi oluyorsun sen artık. Aferin sana bu kadar büyüdün demek. Pınar ablası ne dersin bu afacana?”
“Aman Ali. Bırak benim kavalyemi. Yarın akşam sen de geliyorsun değil mi düğüne?”
“Gelmez olur muyum? Senin küçük kavalye yatakta olacağından ben eşlik ederim sana artık.”
İkisi gülerek ayrıldı yanımdan. Öyle kızdım ki artık Pınar ablayı sevmiyorum. Annem sesleniyor eve girmemi istiyor. Off çok üzgünüm.
Odama girdiğimde yatağımın üstünde kenarları bembeyaz tüylü, rengini bilmediğim koyu renk bir pelerin, babamınki gibi takım elbise, çok süslü üzerinde bir şeyler yazan bir şapka, bir de dedemin bastonu gibi ama çok süslü bir baston gördüm. Annem sevinçle kıyafetleri tek tek tanıttı bana. Sonra da hadi bakalım şimdi banyoya. Bir güzel yıkandıktan sonra giyinip el öpmeye gideceğiz dedi.
Annem beni bir güzel yıkadıktan sonra büyük bir özenle kıyafetlerimi giydirdi. Her seferinde yanağımdan öpüyor “aslan oğlum büyümüş de erkek olacakmış” diyordu. Aynanın karşına geçtim. Kendimi çok beğenmiştim. Kral gibi olmuştum. Pınar abla görünce ne diyecek bakalım. Babam da erken gelmiş. Annemle babam güzel kıyafetler giyip beni ellerimden tuttular birlikte bir sürü yeri dolaştık. Teyzeler, amcalar yanağımı okşayıp şeker verdiler. Bol bol maşallah dediler, ne demekse. Babam hiç görmediğim kadar mutluydu. Benim pipimi kesecekler diye mi bu kadar mutluydu. Artık pipimi kesecekleri kesinleşmişti. Çünkü gittiğimiz her evdeki amcalar hep aynı şeyi söylediler “Vayyy bu aslanın pipisi mi gidecek şimdi”, “aferin bak kocaman erkek olmuş. Pipisi kesilirken hiç ağlamayacakmış değil mi?”
Hatta bir evde amca bana sigara ikram etti. Babam şaşkınlığını atıp engellemeseydi sigara da içecektim. Gökhan içmiş miydi acaba? Amca köylerinde böyle bir adet olduğunu sünnet olan çocuğun ve arkadaşlarının sigara içtiğini söyledi babama. Babam başını iki yana sallayıp “tövbe, tövbe” dedi. O evden hızla çıktık.
Bütün gün dolaşmaktan yorulmuştum artık. Eve nasıl geldiğimi hatırlamıyorum bile. Babamın beni kucağından indirip yatağa yatırdığını ve alnımdan öptüğünü “iyi geceler oğlum” dediğini duydum sanki. Rüya görmüş de olabilirim.
O sabah evde bir neşe, bir neşe. Benim dışımda herkes mutlu. Meğer pipim herkese fazla geliyormuş. Canım yanacak, onlar ise böyle gülecekler.
“Aaaa hadi ama çatma bakayım kaşlarını. Bak ne güzel büyüdün kocaman oldun. Hadi ama padişahım benim” diyen anneme küstüm zaten. Annem, ablamları alıp saçlarını yaptırmaya gitti. Ben de dedemle kaldım. Babam kahvedeydi. Dedem görmeden pantolonumu indirip pipime baktım. Dedemin çok sevdiği pipi gösterme de bitecekti demek ki. Madem pipim gidecekti tüm mahalleye göstermeye karar verdim. Pantolonumu tamamen çıkardım. Koltukta uyuklayan dedeme bir baktım. Hemen dışarı çıktım. Başladım mahallede koşturmaya.
Beni fark eden amcaların peşimden koşmaya başladığını, teyzelerin ağızları açık elleriyle ağızlarını kapatırken güldüklerini, erkek arkadaşlarımın da koşan ekibe katıldıklarını, kızların ise çığlık atarak evlerine kaçtıklarını görüyor ama yine de koşuyordum. Tam kahvenin önünden geçerken iki kol beni yakaladı. Babam hem gülüyor hem de kızıyordu. “Bu işten kaçamazsın delikanlı, hepimiz denedik ama olmadı. Vay kerata şu haline bak. Utanmadın mı?”
Ceketine sardığı gibi beni eve götürdü, annemler gelinceye kadar da başımda bekledi.
Annemler geldiğinde savaş boyaları sürmüş gibiydiler. Bu akşam benim savaşım vardı. Onlara ne oluyordu ki. Ablamlar bile sürüp sürüştürmüştü. Öyle çok süslendiler ki bir pipi için bu kadar süsü anlayamadım. Düğün salonuna gittiğimizde her yerde balonlar vardı. Ben de diğer çocuklar gibi koşup oynamak istedim ama babam izin vermedi. Dayım yanıma gelip “benim kirvem hiç ağlamayacak değil mi?” dedi. Başladı göbek atmaya. Salondakiler pipim kesilecek diye göbek atıyordu. Birden müzik durdu. Onu gördüm. Elinde siyah bir çanta vardı. Herkes kenara çekildi. İkimiz karşılıklı kaldık öylece. Benim üzerimde uzun beyaz bir elbise kız gibi, onun elinde parlak bir alet. En son gördüğüm o alet oldu. Gökhan’ın dediğinden daha çok bağırdım çünkü çok canım acıdı. Dayım iki kolumdan beni tutmuş bağırma ulan deyip duruyordu. Üzerimde elbise, yanaklarımdan süzülen yaşlarla erkek olmuştum işte.
Yaa çocukluğum aklıma geldi. Kardeşlerimin sünnetleri, o törenlerin anneler için nasıl övünç kaynağı olduğu, erkek çocuklarının başlarına gelecekten habersiz nasıl ortalarda küçük süslü kostümlerle dolaştıkları. Komikti vallahi. Kalemine sağlık Nurdancım.
Beğenmene sevindim. Sünnet bence erkek çocuklar için bir travma. Bu travmayı biraz da olsa esprili bir dille anlatmak istedim.
Sade ve hoş bir anlatım olmuş