Dalgalı Öyküler
“Bir yıl deniz görmesem bir hoş olurum. Hele bir de bahar gelmez mi, buram buram yosun kokuları tütmeye başlar burnumda’’ diyen Orhan Veli Kanık, içinden deniz bile geçen, denizlerle çevrili doğduğu ve gözleri kapalı...
“Bir yıl deniz görmesem bir hoş olurum. Hele bir de bahar gelmez mi, buram buram yosun kokuları tütmeye başlar burnumda’’ diyen Orhan Veli Kanık, içinden deniz bile geçen, denizlerle çevrili doğduğu ve gözleri kapalı...
Aganta Burina Burinata Poseidon’a tapanların, denizlerde yaşam arayanların romanı; denizlerin isimsiz kahramanlarının destansı yaşamlarına bir ağıt; hayatın, denizlerin acımasız dalgalarına savurduğu insanların, doğanın insafına terk edilmiş kaderlerinin öyküleri. Günübirlik yaşam süren çaresiz ama aynı...
Bazıları sıcak yataklarında mışıl mışıl uyurken sabah vakti, bazıları gün doğmadan kalkar ekmek kavgasına; onlardan biri de balıkçı Hasan… Ezan vakti çıkar yuvasından, tanyeri henüz ağarmamıştır. Son koyuluktaki bahçeye adımını atar atmaz ilk iş...
Bir sahil kasabasındayım, kasabaya en uzak tatil köyünde, denize en yakın evlerden birinde… Bitişik nizam, sırt sırta evlerden oluşan köy neredeyse boş. Yaz boyu görev gibi tatil yapmaya gelen, sonuna kadar tadını çıkarmak için...
Dağınık bulutların gövdesinden, kıpırtılı denizin içine doğru yaklaşıyor güneş. Akşam güneşi. Kâh gizli hüzünleri uykusundan uyandıran, kâh ilerleyen saatlerdeki yıldızların kutlamalarına yer açan gönlü geniş güneş. Denize doğru fırlatılan, sahibine ulaşamamış kırık mektuplardan sızan...
Romanımın gerçek öyküsünü ilk defa burada anlatacağım… Ankara’nın bozkırla beslenen havasından sonra İstanbul’un rutubeti bana iyi gelmedi. Önce çocukluktan kalan romatizmamı azdırdı. Sonra da ruhumu. Doğru diyorlarmış, havası her gün değişen delişmen bir genç...
Hangi gündü? Ağustos ayının ortaları mıydı ne? Komşumun telefon etmesi üzerine Tuzla’dan kaçar gibi memleketim Beykoz’a dönmeye karar verdim? “Bir fırtına… Bir fırtına, çatı uçacak sandım” diyordu komşum. Lodosla gelen fırtınanın, yağmurun, rüzgârın kopardığı...
Belirli belirsiz yosun kokan bir rüzgâr var. Arada fısıltı gibi esiyor, arada yumuşacık ıslık oluyor ama onun kulağında gürüldüyor olmalı. Bu rüzgâr buraların rüzgârı mı? Kulağı tıkalı, görüşü buğulu, yanaklarındaki seyri hiç değişmemiş dereler...