İnanışa göre tanrısal varlıklar yaratılışın başlangıcından itibaren vardı. Örneğin toprak anlamına gelen Gaia mitolojideki bütün tanrısal yaratıkların, devlerin, ejderhaların ilk anasıydı. Onun hikayesi başlangıcın hikayesidir. Evrenle özdeşleşen tanrıça bedeni kutsal olan hikâyeyi yarattı.
Erkek odaklı mit ön plana çıkıp erkek yaratıcı olmadan önce evren, ana tanrıçanın kendisiydi. Eski ana tanrıça mitolojilerinin tümünde yaratıcının ve dünyanın bir bütün olduğu fikri hakimdi. Dişil bilgelik bedenlere biçimini ve hayatı verdi. Simgelediği şey ise bütünlük ve birlikti. Erkek kendinden olanı yaratmak için kadının doğurganlığına gereksinim duymanın farkındalığını yaşamaya başladığındaysa kadın üzerinde bir yanı kutsallığı bir yanı uğursuzluğu çağrıştıran iki farklı bakış ile tanımlamalar yapmaya başladı. Erkek tanrının tanrıçaya ya da erkek kahramanın kadın kahramana sınırlayıcı kurallar koyduğunu anlatan mitsel öyküler önemli bir yer tutmaya başladığında, erkekten yana yeni kurallarını kabul ettirmek, kuralların çıkış nedenini evrenin yöneticisine yüklemek ve bütün insanlar tarafından örnek alınmalarını sağlamak için anlatılar çoğaldı. Mitolojik anlatılarda kadının, güçlü kadın figürleriyle göksel dünyaya kadar taşındığı bir zamandan olumsuz ya da yetersiz bir kadın algısının yükselmeye başladığı bir zamana evrildiği ve bu değişimin, toplumun yönetimindeki gücün el değiştirmesiyle açıklandığını belirten analizlere hak vermemek mümkün değil.
Aldatan, kandıran eziyet eden hatta çocuklarını öldüren kadın mitleriyle erkek gözüyle kadın başkalaştırılmış ve boyunduruk altına alınmaya çalışılmıştır. Tek tanrılı dinlerin ortaya çıkmasıyla kadına olan tanımlamalar aynı mitlerde olduğu gibi süregitmiş, orta çağda cadı ilan edilerek kadın kötülüğün simgesi haline getirilmiştir. Aradan yüzlerce yıl geçer ancak kadınlar kendi cinsel kimliklerine sahip çıkarak mitleri tersine çevirmeyi başaramaz. Erkek her dönem kadını baskılamanın yolunu bulmuştur. Korkutarak, eziyet ederek hatta öldürerek.
Bu sayımızda “Mitolojide Kadınlar” temasını seçerek bugün kadınların haklı mücadelesinde geçmişin izlerini aradık.

Bu sayımızda Hüseyin Karagöz ‘Leto’nun İntikamı’ öyküsüyle, Nurdan Atay ‘Prenses ve Sansar’ öyküsüyle, Bahar Uysal Karakuş ‘Sahipsiz Palyaço’ öyküsüyle, Canan Kuzuloğlu ‘Tanrıça SİSÜYIPA’ öyküsüyle, Aylin Tamakan Nergiz ‘Vur Asanı Sevgilim Kurtulsun Kalbim Kafesinden’ öyküsüyle yer aldılar. ‘Pandora’nın Küpü’ kitabının tanıtımı ise Yasemin Pforr tarafından kaleme alındı.
Keyifli okumalar dileğiyle…