Gece Nöbeti
Şehrin o unutulmuş köşesinde gece olunca nöbetler hiç de keyifli geçmezdi. Çok sıkılınca kapının önüne çıkar, sokak köpeklerini çağırır, başlarını okşar, onlarla sohbet ederdim. Ne yazık ki köpekler bile bu garip şehrin...
Devamını okuŞehrin o unutulmuş köşesinde gece olunca nöbetler hiç de keyifli geçmezdi. Çok sıkılınca kapının önüne çıkar, sokak köpeklerini çağırır, başlarını okşar, onlarla sohbet ederdim. Ne yazık ki köpekler bile bu garip şehrin...
Devamını okuMahmut aceleyle siyah keçe gocuğunu giydi, kasketini, başına bağladığı siyah-beyaz kareli şalın üstüne oturttu sıkı sıkıya. Tek odalı toprak evin duvar dibine yayılmış yer yatağında, iki günlük bebeğinin yanına yatmış karısının...
Devamını okuKapının önünde, birazdan eriyip yok olacak buzdan bir heykel gibi durmuş bana bakıyordu. Ya da yüzüne bulaşan, kırmızılığı henüz kurumamış kan lekeleri arasından gördüğüm ifadesiz gözlerini tesadüfen bana yöneltmişti de ben bana...
Devamını okuCezaevindeki ilk gecen. Otuz sekiz yıllık zindan hayatına karşın başka bir zindanın duvarları arasındasın şimdi. Günün hangi saati haberin yok. Dizlerin karnında, iki büklüm büzüşüp sert ve soğuk bir yatağa uzanmışsın. Peşinden...
Devamını okuÇocukluğum daha 15’inde ayrıldı benden. Dünyama ne olduğunu soruyorum. Tek bildiğim “kendi yaramı kendim sardığım.” Hiç bitmeyen bir yoldu bu. Sonsuzluk gibi. Birden önüme çıkan, elimden kayan umutlarım… Sımsıkı kapatılmış bir...
Devamını oku