Kadın bavulunu toplarken, adam salonda, bir ileri bir geri volta atıyor, telaşlı bir şekilde durmadan saatine bakıyordu. Uçağın saatinin değişeceğini nereden bilebilirdi ki? Halının üzerinde legolarıyla oynayan oğluna takıldı gözü. Yaptığı şeylerden sadece biri bir şeye benzese aferin diyecekti ama çocuk garip şekiller dışında bir şey yapamıyordu. Sessize aldığı telefon titredi. Adam huzursuzlandı. Başını uzatıp içeriye doğru baktı. Telefonu açtı. Fısıldayarak geleceğini ama biraz gecikeceğini söyledi. Karşıdan gelen sesi yüzünü buruşturarak dinledi. Tekrar aynı sözleri bu kez biraz daha yüksek sesle söyledi. Birazdan çıkacaktı evden. Oğlu legoları üst üste eklemeye devam ediyordu. En azından direğe benziyor diye düşündü. Karısının bavul toplama işi bitmek üzereydi. Üzerini değiştirmeyi düşündüyse de vazgeçti. Onu şüphelendirmek istemezdi. Sonunda dayanamayıp biraz acele etmesini, trafiğe kalırlarsa yetişemeyeceklerini sinirli bir ses tonuyla söyledi. Kadının hareketleri hızlandı. Çalışma odasına gidip dizüstü bilgisayarını, sunum dosyalarını aldı. Kocasına bakıp bir garip gülümsedi. Adam iyice huzursuzlandı. Karısının zekâsı onu hep korkuturdu. Kadın oğlanın hazır olup olmadığını sordu. Hafta sonunu anneannesinde geçirecek çocuk, çantasını çoktan hazırlamıştı. İnsanların hatta anne, babasının bile eşyalarına dokunmasını istemezdi. Dört yaşında başlamıştı bu huy onda. Doktorlara götürmüşler ancak bir neden ve değiştirme yolu bulamamışlardı. Tüm aile büyükler dahil kabullenmişti bu özelliği. Babası, legolarını alıp almayacağını sordu. Çocuk kuleye benzer yaptığı şeyi bir hamlede bozdu. Hepsini lego çantasına koydu. Sırt çantasını da odasından getirdi. Yedi yaşında bir çocuk için oldukça büyük bir çantaydı bu. Babası bir şey diyecekti vazgeçti. Her şey gecikmeye neden olabilirdi.
Sonunda kadın bavuluyla salona girdi. Güzel görünüyordu. Saçlarını dağınık bir topuz yapmış en sevdiği turuncu kazağını giymiş, yeşil gözlerini ortaya çıkaracak hafif bir de makyaj yapmıştı. Boynunda turunculu yeşilli fular vardı. Adam buna ilk kez dikkat etmişti. Eskiden kadın, aldığı ne olursa ona gösterir beğenip beğenmediğini sorardı. Zamanla aralarındaki iletişim azaldıkça, gösterdiği şeyler de azalmıştı. Hatta her şey azalmıştı.

Nihayet üçü birden çıktılar. Adam, önce iki sokak aşağıdaki anneanneye oğlunu bıraktı. Kadın arabadan inmedi. Sadece dikkat etmesi gereken şeyleri, her seferinde yaptığı gibi tekrar etti çocuğa. Yanaklarından öpüp ardından baktı. Şimdi kapıya kadar gitse annesi bir saat tutabilirdi onu. Zaten geç kalmıştı. Adam koşarak geri gelirken telefonunu kapatıyordu. Kadın önce bir şey soracak gibi oldu sonra derin bir iç çekip fikrini değiştirdi. Havaalanına kadar konuşmadan gittiler. Adam ne zaman hangi uçakla geleceğini sordu sadece. Kadın da fuarın durumuna göre belli olacağını söyledi. Havaalanında kadın arabadan indiğinde kocasına içeriye gelmesinin gereksiz olduğunu söyledi. Yanaklarından öpüp vedalaştı. Adam tekrar arabaya atladı.

Adam on dakika sonra bir evin kapısını çalıyordu. Kapıyı açanla sarılıp öpüştüler. Adam hemen paltosunu çıkartıp askıya astı. İçeriye girdiğinde yüzünde güller açtı. Arkadaşları tek tek kucaklaştı kendisiyle. O gelinceye kadar beklemişlerdi. Hemen hep birlikte pokere oturdular. Karısı hem bu arkadaş grubundan hem de pokerden nefret ettiği için oynamasını neredeyse yasaklamıştı.

Kadın adam gözden uzaklaşıncaya kadar bekledi. Sonra bir taksiye atlayıp havaalanından uzaklaştı. Yirmi dakika sonra bir evin kapısını çalıyordu. Kapıyı açılır açılmaz bir adam kadının dudaklarına yapıştı. Kadın topuzunu açıp saçlarını dağıttı. Gülümseyerek sarıldı adama.