Hiç yalan söylemedim diyen yalan söylüyordur.
TDK’nın doğru olmayan, gerçeğe uymayan söz olarak tanımladığı yalanı doktorların söylediğine göre dört beş yaşlarımızdan itibaren söylemeye başlıyoruz. Kendimizi korumak, iyi görünmek, cezadan kaçmak, ekonomik ve sosyal kazanç elde etmek yalan söyleme sebeplerimizden sadece birkaçı. Bazen yalanı söyleyen, bazen yalana inanan oluyoruz.
Beyaz, küçük, büyük vb. gibi sınıflandırsak da dürüstlüğü ortadan kaldıran, hayatı daha da zorlaştıran yalanlar gün geliyor dostlukları, evlilikleri, birine olan güveni bitirebiliyor. Beyaz yalan dediğimiz birini korumak ya da üzmemek için söylenen, kimseye zararı olmayacağına inandığımız bir yalanı söylediğimize tanık olan çocuğun hayatına farkında olmadan yalanı sokup ona zarar verebiliyoruz.
Az ya da çok yalan yoktur. Bir kez yalan söyleyen an gelir yalanı kapatmak için daha fazla yalan söylemek zorunda kalır ve iflah olmaz bir yalancıya dönüşür.
Küçük yaşlardaki çocuklarımıza yalan söylemeyen ebeveyn olup örnek olmak;
Yalan söylediklerinde ya da birilerinin onların yalanını fark ettiğinde, dürüstlüğün daha değerli olduğu konusunda onları ikna etmek; onların yalancı olmasını engelleyecektir.
Bu insan olarak kendimize, çevremize ve yaşadığımız topluma borcumuz aslında.
Yalan söylemek Khaled Hosseini’nin Uçurtma Avcısı adlı kitabında bahsedildiği gibi bir tür hırsızlıktır; “Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın.” Gerçeğe ulaşılmazsa “Kaygı ömür bitirir, yalan bahtı bitirir” diyen Kırgız atasözünde olduğu gibi hayatın akışı değiştirilmiş olur.
Kurmacaya gönül verenlerin yalanı çok olsun. Yalanlar sadece kurmacalarda olsun. Yine de bu yalan dünyada etrafımız yalan söylemeyen insanlarla çevrili olsun.
Sayımıza Aliye Zorlu Mit, Billur Akgün, Canan Kuzuloğlu, Deniz Köker, Füsun Uzunoğlu, Hale Ünsal Karlıtepe, Hediye Nar, Nezir Suyugül, Nuriye Yıldız, Zümrüt Özgüler öyküleriyle; Yasemin Pforr öykü tanıtımıyla katkıda bulundular.
Keyifli okumalar dilerim.