Ihlamurun Altında
Sokağın sonunda, yokuşun başında etrafı iri taşlarla çevrili bir avlu. İçinde terk edilmiş, karşılıklı yıkık iki ev ve ortada kocaman bir ıhlamur ağacı. Ağaca yaslandı. Ne çok anısı var bu ağacın altında. Buraya ilk...
Read MoreSokağın sonunda, yokuşun başında etrafı iri taşlarla çevrili bir avlu. İçinde terk edilmiş, karşılıklı yıkık iki ev ve ortada kocaman bir ıhlamur ağacı. Ağaca yaslandı. Ne çok anısı var bu ağacın altında. Buraya ilk...
Read More(Heinrich von Kleist’ın yaşam öyküsünden ilhamla) Tozlu topraklı yolda minik çakıl taşları sandaletlerinin altında yuvarlanıyor, yokuş aşağı inerken dengesini yitirmesine sebep oluyordu. Bu kadar ünlü bir yazarın mezarı için hiç...
Read MoreAllı turnam, bizim ele varırsan / Şeker söyle, kaymak söyle, bal söyle Radyonun sesini biraz daha açtı. Rock müzik dışında hiçbir şey dinlemezken, memleket özlemi onu türkü sever hale getirmişti. Şimdi olsaydı masasında...
Read MoreRengârenk topların ortaya saçılması gibi sarı, yeşil, mavi yağmur geçirmez montlarıyla minibüsten fırladılar. Virajlı yollarda döne döne mideleri bulanmış, daracık koltuklarda sıkışmışlardı. Bir “Pazar” günleri vardı, onu da...
Read MoreYokuş yukarı çıkarken, aklından aynı sokaklarda gezinmiş yazarlar geçiyordu; Sait Faik, Yusuf Atılgan, Demir Özlü… İşe gidip geldiği servis aracında onların öykülerini okurken, durdurun ineceğim dememek için zor tutardı...
Read More