Gaz lambasının fitilini kısıp, sedirin ucuna ilişti. Yanında önceden hazır ettiği bohçası… Pencereden içeri sızan sonbahar rüzgârı ürpertti bedenini. Yalnızca esinti değildi onu üşüten, ruhu da üşüyordu. Birazdan, el ayak...
Son zamanlarda tanyeri ağarırken açıyordu gözlerini. İşi gücü de yoktu. Yatıp uyusa ya! “Ah gençlik!” dedi iç çekerekten. Zorla uyandığı, hep telaş içinde koşuşturduğu günleri anımsadı. Güzel günlermiş! Yeniden dönebilse… Nasıl...