İskele temalı sayımızda yazmazsa hayata tutunamayacak bir yazarın, Panait Istrati’nin Mihail (Arkadaş adıyla da anılıyor) adlı kitabını hatırlayalım ya da tanıyalım istedim. Otobiyografik özellikler taşıyan kitabı daha iyi anlayabilmek için yazarın yazmaya başlamadan önceki yaşantısına, özellikle ilk gençlik yıllarındaki yoksul ve yalnız yaşantısına bir bakış atmakta yarar var.
‘Balkanlar’ın Maksimum Gorki’si’ olarak anılan Istrati Romanya’nın bir liman kenti olan İbrail’de 1884 yılında doğdu. Annesi Rumen bir çamaşırcı, babası Yunan bir kaçakçıydı. Henüz bir yaşındayken babasını kaybetti. Annesi tarafından büyütüldü. Okulla arasının çok iyi olduğu söylenemez, on iki yaşına okulu bıraktı ve çalışmaya başladı. Fırıncı çıraklığı, badanacılık, hamallık, fotoğrafçılık gibi işler yaptı. Çok kitap okudu, yaşadığı sefaletin içinde doğuştan gelen yeteneğini kültürel anlamda besledi. Çok seyahat etti; Türkiye, Yunanistan, Mısır, Rusya, Paris. Gezdiği yerlerden çok, orada karşılaştığı insanları anlatmaya odaklandı. Çocukluğundan beri Rumence, Türkçe ve Yunanca konuşabiliyordu. Daha sonra eline geçen bir sözlükten Fransızca öğrendi ve eserlerini Fransızca yazdı. İlk önce Fransa’da tanındı ve bu nedenle Rumen halkı tarafından kabul görmedi.
Muhalif bir yazardı, dogmaları, geleneksel normları kabul etmiyordu. İlk gençlik yıllarında komünizme ilgi duyuyordu fakat Rusya’ya yaptığı bir ziyarette hayal kırıklığına uğrayıp görüş değiştirdi. Her zaman eleştirel bir yapısı vardı, bu nedenle insanlar tarafından dışlandı. Rumenler eserlerinde Rumen ruhuna aykırı şeyler yazmakla ve oryantalist olmakla suçladılar yazarı. Oysa kendisi her zaman Rumen kimliğine sahip çıktı, kendini Rumen olarak tanımladı.
Yaşadığı sıkıntılar, imkansızlıklar sonucu düştüğü yalnızlık duygusu onu Paris’te olduğu bir dönemde intihara sürükledi. Üzerinden çıkan Fransız yazar Romain Rolland’a yazılmış bir mektup hayatını değiştirdi. Mektubu okuyan Rolland onu yaşadıklarını yazmaya teşvik etti ve Istrati’nin ilk romanı Kira Kiralina 1923 yılında Rolland’ın önsözüyle Fransa’da yayınlandı. Ne yazık ki Rumen edebiyatçılar tarafından o dönemde küçümsendi.
1935 yılında elli yaşındayken, Bükreş’te hayatını kaybeden yazarın kitaplarının ana teması insan sevgisidir. Birçok eserinde Türk karakterler bulunur, İstanbul’dan bahseder. Türkçeye çevrilen eserleri arasında Kira Kiralina, Baragan’ın Dikenleri, Akdeniz, Sokak Kızı, Angel Dayı, Kodin, Uşak ve Sünger Avcıları yer alır.
Istrati’nin başyapıtı olarak adlandırılan Mihail otobiyografik ögelerin yoğun olduğu bir romandır. 1927 yılında yayınlanmıştır. Adrien Zograffi karakterinin gençlik yıllarında geçer. Adrien Zograffi’nin Gençliği serisinin dört romanından ikincisidir. Mihail ile tanışmasını ve aralarında kurulan dostluğu anlatır. Adrien aslında yazarın kendisi ve Mihail avare bir yaşamı seçmiş bir Rus asilzadesidir. Dostlukları Mihail’in 1909’da ölümüne dek sürmüş. Istrati romanını bu dostluğa adamıştır.
Kitapta Adrien, onsekiz yaşında bir gençtir. Edebiyata düşkün, çok okuyan, farklı işlerde çalışan, toplumun geleneksel normlarına uyum sağlayamayan biridir. Çamaşırcılık yaparak geçimini sağlayan annesiyle aylaklığı sebebiyle sık sık atışır. Ev sahiplerinin kızı Leana ile aralarında bir gönül ilişkisi vardır ancak eski patronu Kir Nikolas’ ın yanında çalışan Mihail ile karşılaşınca her şey ikinci planda kalır. Yirmi beş yaşındaki Mihail ile sıkı bir dostluk kurarlar, arkadaşlık, dostluk kavramları üzerine derin sohbetler eder, tartışırlar. Dostluklarının farklı değerlendirilmesi Adrien’in umurunda olmaz, sevginin olduğu yerde kötülük olmaz der.
Sevgi, dostluk, kabul görülenin dışına çıkmanın zorluğu, önyargılar, anlam arayışı, dogmalar üzerine bolca düşünerek okumama neden olan sahnelerden biri Adrien ile zengin, ressam arkadaşı Petrof’un liman işçilerini gözlerken rastladıkları lopatar işçisi (tahta kürekle havaya savurarak tahıl kurutan işçiler) bir karı kocanın yaşadığı zor anlardaki tutumlarına şahit olmaları, tepkileri, onlarla konuştuklarında bambaşka bir gerçekle karşılaşmalarıydı.
Yazar hayatından bir bölümü kurguyla karışık okura sunarken gerçek dostluğun önyargılara, dogmalara, inançlara rağmen mümkün olduğunu, bunu Mihail ve kendisinin başardığını gösteriyor. Her şeyin yapaylaştığı, sanal arkadaşlıkların ön plana çıktığı günümüzde, gerçek arkadaşlığa dair umudu yeşerten bir roman olması eseri ölümsüz kılıyor.
Mihail, Panait Istrati, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Birinci Basım Mayıs 2022, İstanbul, 148 Sayfa