Sayfa 145
Tekrar yazı masasının başına geçti. Yazdığı hiçbir şeyi beğenmedi. Aradığı dokunaklı veda sözcüklerini bulamıyordu. Son kelimeleri çarpıcı olmalı, unutulmamalıydı. Buna karar vermişti. Kalktı, kaynayan suyun altını kapattı....
Devamını okuTekrar yazı masasının başına geçti. Yazdığı hiçbir şeyi beğenmedi. Aradığı dokunaklı veda sözcüklerini bulamıyordu. Son kelimeleri çarpıcı olmalı, unutulmamalıydı. Buna karar vermişti. Kalktı, kaynayan suyun altını kapattı....
Devamını okuCamın kenarından koluma gelen serinlik, içimi daha da burkuyor. Gece yolculuğundan imtina edişim ne kaza korkusundandır ne de yarattığı sersemliğinden. Beni, gecenin zifirinde yola çıkmaktan alıkoyan; sessizliği,...
Devamını okuPas tutmuş küçük demir kapıdan bahçeye girerken zamanında burasının çok güzel olduğunu düşünmeden edemedim. Boyası yağmurlara teslim olmuş, zamanının seçkin örneği tahta kepenkler, yer yer dökülen sıvasından tuğla iskeletleri...
Devamını okuGözlerini açınca mahmur mahmur etrafına bakındı. Komodinde duran cep telefonuna uzandı, 7.30’u gösteriyordu. Yatağın içinde gerine gerine soluna döndü. Kuştüyü yastığa gömdü başını, gözlerini tekrar kapadı zorlayarak, sonra...
Devamını okuGecenin kör karanlığında semtin en fiyakalı apartmanının kapısındaki güvenliğe –vallahi de billahi de o ben, onun kızıyım- diye laf anlatmaya çalışıyorum. Bir hafta önce işe başlamış adamcağız, ne bilsin anlıyorum, anlıyorum ama...
Devamını oku