1927 yılında Kolombiya’da dünyaya gelen yazar Gabriel Garcia Marquez’in 1981 yılında yayınlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi. Kitabın İspanyolcadan çevirisini yapan İnci Kut’tan öğrendiğimize göre Can Yayınlarını kuran Yazar Erdal Öz asıl adı “İşleneceği Duyurulmuş Olan Bir Cinayetin Anlatısı” olan kitabın, cinayetin işlendiği günden esinlenerek, isim babası olmuş. 1982 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü alan Latin Amerika’nın Gabo’sunun 1982- 1983 yıllarında Can yayınlarının yayınladığı beş kitabından biri Kırmızı Pazartesi. Benim yazarla tanışıklığım yazarın 1967 yılında yayınlanan, dünyaca tanınmasını sağlayan ve yine Can yayınları tarafından 1984 yılında basılan “Yüzyıllık Yalnızlık” la olmuştur. Yine o dönemlerde aldığım Kırmızı Pazartesi ise pek çok sebeple kütüphanemde beklemek zorunda kalmıştır. Bunlardan biri soluksuz okuduğum Yüzyıllık Yalnızlıktan sonra okumaya çalışmam ise diğeri de kitabın daha ilk sayfasından sonunun belli olmasıydı.
Yazarımızdan biraz daha bahsetmem gerekirse; Kolombiya’nın Arataca kentinde doğan Marquez kalabalık bir ailede ve 16 kardeşin en büyüğü olarak büyükannesinin anlattığı öykülerle büyüyor ve bu çok etkilendiği anlatış tarzını romanlarında kullandığını da itiraf ediyor. Kolombiya Ulusal Üniversitesinde hukuk eğitimi alırken eğitimini yarım bırakarak, Cartagena Üniversitesinde Gazetecilik eğitimi alıyor. Yazarımız 1960’lı yıllarda Mexico City’ye taşınarak burada senaristlik ve gazetecilik yapmaya başlıyor. Büyülü gerçeklik akımının ustalarından sayılan Marquez, roman, hikâye ve senaryo dallarında pek çok eser verdikten sonra 2014 yılında 87 yaşında hayata veda ediyor.
2006 yılında tekrar alıp iki kez okuduğum kitabımıza gelince; işleneceğini herkesin bildiği ama engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü. Yazar çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce işlenen bir cinayeti Santiago’nun nişanlısının ağabeyinin ağzından anlatıyor ve kitabın ilk cümlesinde “Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, piskoposun geleceği gemiyi karşılamak için sabah 5.30’da kalkmıştı.” diyerek kitabın sonunu bize gösteriyor. Sonu belli bir romanı okumak okuyucuya cazip gelmese de olayın nasıl gerçekleşeceği, cinayetin sebebini merak etmemiz ve kitabın akıcı dili bu kısa romanı kolayca okumamızı sağlıyor.
Romandaki kurgu polisiye romanlarda görmeye alıştığımız sondan başlayan bir ölüm üzerine olmasına rağmen köy halkına dair epeyce bilgilendiriliyoruz. Cinayetin işleneceğini birkaç kişi dışında herkes biliyor ama hiç kimse sonucu değiştirmek için bir çaba göstermiyor. Aksine “namus meselesi” olarak yorumlandığı için cinayeti işleyen ikizler, en başta annelerinden olmak üzere destek görüyorlar. Kurbanın suçlu olduğunu gösteren bir kanıt olmadan sadece Angela Vicario’nun sözüyle Santiago Nasar feci bir ölüme mahkûm ediliyor.
Okurken bizim topraklarımızda yaşanan namus cinayetleri, bekarete atfedilen değer, kadınların bakire olmadıklarını gizleme ihtiyacı, namus cinayetlerinin aileler ya da toplum tarafından desteklenmesinde olduğu gibi pek çok konuda paralellik kurmak mümkün.
Gabriel Garcia Marquez, Kırmızı Pazartesi, Can Yayınları, 2006, 107 sayfa, Çevirmen İnci Kut