Yazan: Esra Sazak

Bulanık, çoğunlukla boz renkli ve hayli mutsuz duranlardan tercih ederdi kadın pazen eteklerini…

Bu tip anneler aynı pazen eteği cam silerken de bacaklarının arasına kıstırarak kullanırlar. Eteğin ayağına dolanıp onu pencereden yuvarlama ihtimaline rağmen ayıptır! Cama mutlaka etekle çıkılır. Akşam adam işten gelecektir, maydanozlu şehriye çorbası pişecektir. Yoksulluk diz boyudur. İnanın bunun istisnası yoktur!

Bol vernikli olmasına rağmen eski olduğunu gizleyemeyen mutfak kapısının eşiğinde beklerken bu sefer başka bir koku duymayı hayal ediyordu. Annesinin maydanozları kesme tahtasının üzerine yatırıp telaş içinde doğrayışını izledi. Bu işi yaparken beyaz, tavuk budunu andıran kollarıyla, kolunun tam aksi yönünde hareket eden kalçasını izlemek onu güldürüyordu her seferinde. Bu gülümse kısa sürdü. Oradaydılar yine işte!

Yine aynı üçlü… Yine canını yakmışlardı. Ona canını yakan şeylerin listesini yaz deseler ilk sıraları bu üçlü alırdı:

Pazen etek, kapı eşiği ve şehriye çorbası…

“Bugün de mi şehriye çorbası içeceğiz,” diye sorarken çekindiği belli olmasın diye saçlarıyla oynuyordu. Annesi maydanozları doğrarken sarsılmaya hatta kolları ve kalçaları ile titremeye devam ediyordu. Kızın yüzüne bile bakmadan, “Adam işten gelecek, bütün gün temizlik yaptım. En kolayı bu hanımefendi,” dedi. Bu konuşmadan birkaç dakika sonra tüm evi saran şehriye kokusunu babası da almış olmalı ki kapıyı açtığında kendisininkine benzer bir ifadeyle, “Bugün de mi şehriye çorbası içeceğiz,” dedi. Babasının deri ceketini sırtından alıp vestiyere asarken, “Sanki babam değil ceketi çalışmış akşama kadar,” diye düşündü. Bazı günler bu deri üzerinden yayılan izmarit ve ter kokusunu şehriye çorbasının kokusuna tercih ederdi. Çünkü bu çorba ne zaman pişse bir şeyler yoktu, azdı ve eksikti.

Yıllar sonra tüm yaşananları hazmetmiş, çok yol kat etmiş ve unutulması gereken her şeyi unutmuş haliyle akşam yemeğini hazırlıyordu. Annesinden kalma pazen eteği bacağına dolanırken evi saran şehriye çorbası kokusunu içine çekti. Ani bir sesle geçmiş zaman tünelinden hiç beklemediği anda irkilerek çıkarken, kapı eşiğinde bekleyen oğlu ve kocasıyla göz göze geldi:

“Bugün de mi şehriye çorbası içeceğiz?”