Hayatımız boyunca birçok şey bize izler bırakır. Yollarda, sokaklarda, bazen eski ağaçların kabuklarında, bazen kayaların çatlaklarında, bazen sıcak bir ekmek kokusunda, bazen de yağan yağmurun tınısında geçmişe dönük yaşanmışlıkların izleri karşımıza çıkar. Her iz, bir hikâye taşır ve zamanla silinmeye yüz tutsa da aklımızda yer eden hatıralar gibi silinmezler. Bir zamanlar yürüdüğümüz yolda bıraktığımız ayak izleri bile geçip giden anların, kaybettiklerimizin veya kazandıklarımızın nişanesi haline gelir. Her iz de bir yolculuğun parçası olarak, geçmişi ve geleceği birbirine bağlar.
Sokakta yürürken gördüğümüz su birikintisindeki yansıma, geçmişteki mutlu bir anın izi olabilir ya da bir dostun elinde tuttuğu bir kitap, paylaştığımız anların sessiz tanığı olur.
İzler sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel bir derinliğe de sahiptir. Her bir iz, yaşanmışlıklarımızın bir parçası olarak, hayatın karmaşıklığını ve zenginliğini yansıtır bizlere. Ruhumuzun derinliklerinde yankılanan sesler, yaşamımızın bir parçası haline gelir. Her adımda, her karar anında, kendimize bir iz bırakırız. Ve bu izler, yaşamın anlamını ararken içsel yolculuğumuzun haritasını çizer. Geçmişle yüzleşirken, geleceğe dair umutlarımızı da şekillendirir. Hayatın karmaşasında kaybolmuş gibi hissettiğimiz anlarda dahi izler bize yol gösterirken hangi yolda ilerleyeceğimiz hakkında ışık tutar.
Her adımda her anınızda hayatınızdaki izlerin her daim yüzünüzde gülümsemeler bırakması dileğimle. İz temalı sayımızda keyifli öyküleri ile katkıda bulunan Canan Kuzuloğlu, Füsun Uzunoğlu, Nazlı Akın, Nezir Suyugül, Nuriye Yıldız, Sibel Sevinti ve Sulhiye Bekaroğlu’na teşekkür ederim. Keyifli okumalar olsun…