Pişman olmayı TDK sözlüğü; yaptığı bir işin yanlış ve uygunsuz sonuç verdiğini, söylediği bir sözün yerinde olmadığını anlayarak üzülmek olarak tariflemiştir. Pişmanlık ise pişman olma durumu, nedamet olarak sözlükte yer bulmuştur kendine.

Bu ayki sayımızın konusu herkesin hayatında mutlaka kendine az ya da çok yer bulan pişmanlık; pişman olma durumu.

Yaşadığım hiçbir şeyden pişman değilim diyenler bile en azından trafiği yoğun bir yola girdiğinde diğer yolu seçmediğine, arabayla gitmek yerine metroyu tercih etmediğine pişman olmuştur. Bunlar en basit pişmanlıklarımız ve gün içinde bunlardan en az birkaç tane yaşarız.

Bunların dışında hayatımızın akışını değiştiren pişmanlıklarımız da vardır. Söylenen ya da söylenemeyen bir söz, yapılan ya da yapılamayan bir davranış yüzünden biten aşklar ya da evlilikler mi istersiniz, seçilen okulla bambaşka yerlere evrilen hayatlar mı istersiniz, bilime kulak tıkayıp, doğurmak için yanıp tutuşulan bebekle kendini iki kişilik bir dünyaya hapseden hayatlar mı istersiniz, iyilik yaptığını zannederken olayların beklenmeyen sonuçlar vermesiyle söndürülen hayatlar mı istersiniz… Örneklerimiz böyle uzayıp gider.

Kime ait olduğu konusunda net bir bilgi olmamasına rağmen, en çok varoluşçu düşünceye yakıştırıldığından dolayı Sartre ile anılan “Her seçiş bir vazgeçiştir” özdeyişi ekonomi bilimini en iyi tanımlayan cümle olmasının yanında, pişmanlık konumuzu da en iyi anlatan cümle diyebiliriz. Hiçbir şeyin tesadüfe bırakılmadığı günümüzde çocukların doğumu planlandığı (seçildiği) gibi kendi kararlarını alacağı güne kadar yaşayacağı ülke ya da şehir gideceği okul da planlanmakta bir başka deyişle farklı birçok seçenekten vazgeçilmektedir. Her şey yolunda giderken yaptığımız seçim hiç sorgulanmazken en ufak bir olumsuzlukta yapılan seçim sorgulanır ve pişmanlık sözleri sarf edilmeye başlanır. Bugünden geriye baktığımızda yaptığımız seçimle vazgeçtiklerimiz için pişman olsak da vazgeçtiğimizin bizi mutlu edip etmeyeceğini bilmemiz de pek mümkün görünmüyor.

Ben bugüne kadar “Hiç pişman olmadım.” diyen biriyle karşılaşmadım. Albert Einstein bile “Ben atomu insanlığa hizmet etmek için parçaladım. Onlar bomba yapıp birbirlerini yok ettiler.” derken bir pişmanlık sergilemiyor mu sizce?

Pişmanlık doğası gereği geçmişi tekrar gözden geçirme, kendinle hesaplaşma ve bir anlamda da geçmişte yaşamaktır. Oysa zaman akıp giderken, biz her an yeni seçimler yapmak zorunda kalabilmekteyiz. Geçmişteki yanlış seçimlerimizin üzerinde fazlaca zaman harcarsak andaki seçimlerimizin hatalı olmasına sebebiyet vermez miyiz? “Hayattaki en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır.” demiş Tolstoy. En büyük pişmanlıklarınızın minimumda kalması dileğiyle…

Sayımıza öyküleriyle katkıda bulunanlar; Billur Akgün, Canan Kuzuloğlu, Dilek Yılmaz, Füsun Uzunoğlu, Hüseyin Karagöz, Kâmil Olgun, Naciye Kavas, Nuriye Yıldız, Tuba Tunçay, Yayla Boztaş. Kitap tanıtımını ise Yasemin Pforr Sattler yaptı.

Keyifli Okumalar.