“Ağaç” sayısıyla yılı uğurlamak güzel oldu. Hakkında yazılacak ne kadar çok şey var. Davet metnimizde Hermann Hesse’den şu sözleri alıntılamıştık: “Tüm güzelliklerden bir torba dolusu olsun saklanabilse ve zor zamanlar için bir kenara koyulabilse” Doğa sevdalısı yazarın Ihlamur Ağacı’na dizdiği methiyeden kısa bir bölümdü. İnsanoğlu bir şekilde aşkla birleştiriyor ağacı. Bazen bir ağaca sevgiyle bağlanıyor, bazen onun yaşadığı yere ya da dallarının altında gizlenirken birlikte hayaller kurduğu kişiye.
Çoğu zaman unutuyoruz, evet, ama nefes alabilmek için bile bir ağaca muhtacız. Kiltablet yazar ekibinden sevgili Nezir Suyugül şu mısralara duygularını dökerken aynı şeyleri hissetmiş olmalı:
ÇİÇEKLİ DALLARI GÖKYÜZÜNE UZANAN KİRAZ AĞACININ ALTINDA BALAD
Artık hissedemiyorum sıcaklığını ellerin yok,
Artık baktığını göremiyorum gözlerim yok,
Artık saçlarını dalgalandıran rüzgâr yok,
Artık altında oturduğumuz huzurlu gölgeler yok,
Artık heyecanla bir ağızdan konuşmalarımız yok,
Artık birlikte sevinçli suskunluğumuz yok,
Artık farkına vardığımız gök kuşağı renkleri yok,
Artık baş başa dinlediğimiz kuş sesleri yok,
Artık yüzünü gördüğüm masum aydınlık yok,
Artık nazlı nazlı sallanan dallar yok,
Artık baş veren yeni tomurcuklar yok,
Artık coşku ile açılmış çiçekler yok,
Artık bu sabah neden buradayım bilen yok,
Artık sen yoksun, ben yokum, zaman yok,
Artık içimi burkan anılarla dolu sessizlik var.
Ağaçları izlerken tek bir varlık olmadıklarını, yaşamın sürekliliğini sağlayan kadim canlılar olduğunun elbette bilincindeyim. Özellikle günden güne betonun içine gömüldüğümüz şu modern zaman algısı içindeyken. Çoğu zamanda şunu düşünürken buluyorum kendimi: “Ya olmasalardı?” O an korkunç bir distopyanın kahramanı oluveriyorum. Düşlemek için kapattığım gözlerimi hızla açıyorum. Hayal etmesi bile acı veriyor. Bunun gerçeğe dönüşmemesi için elimden geleni yapacağıma dair sözler verirken buluyorum kendimi.
Çıkmaza düştüğüm zamanlarda, işte tam da o anlarda anlatı dünyası yardımıma koşuyor. “Ağaçlar” sayımız o anlamda yarama ilaç oldu desem abartmış olur muyum bilmem? Davetimize ses verip bizimle öykülerini paylaşan sevgili yazar dostlarımızın satırlarıyla sizler de benim gibi duygulanacak, düşünecek, hüzünlenecek ve keyifleneceksiniz eminim.
Bu sayımıza; Ayşegül Gezgin, Aylin Tamakan Nergiz, Burçin Laçin, Canan Kuzuloğlu, Hüseyin Karagöz, Gülay Pamuk, Sevin Sezgin, Sülbiye Yıldırım ve Necdet Külçe öyküleriyle, Nurdan Atay kitap tanıtımıyla destek verdiler. Huzurunuzda tüm yazarlarımıza katılımları için teşekkür ediyor, tıpkı bir ağaç gibi dallarımız gökyüzünde birleşsin, toprağın derinlerine yol alan köklerimiz birbirini sonsuza dek beslesin diyorum.