2019 Man Booker Uluslararası ödülünü kazanan ilk Arapca roman olan Dolunay Kadınları’nın yazarı Jokha Alharthi’dir.  1978 yılında dünyaya gelen Ummanlı yazar eğitimini Umman ve İngiltere’de tamamlamıştır. Doktorasını Edinburgh Üniversitesi’nde klasik Arap Edebiyatı üzerine yapan yazar kariyerine akademisyen olarak Umman Sultan Kabus Üniversitesi’nde devam etmektedir. Bu ödüllü romanının yanı sıra üç öykü derlemesi, üç çocuk kitabı ve üç romanı bulunmaktadır.

2019 yılı Booker Uluslararası Ödülü Jüri başkanı Bettany Hughes’ın “Aklı da kalbi de ele geçiren bir roman” olarak nitelendirdiği Dolunay Kadınları; Umman’ın Avafi köyünde yaşayan üç kız kardeş ve aileleri üzerinden hızla değişen Umman’ın toplumsal dönüşümü de bize anlatmaktadır. Roman kahramanlarının birçok kez tekrarlanan adlarıyla ayrılmış bölümlerde genellikle tanrı anlatıcı tercih edilmekte, fakat başkasına aşık olmasına rağmen ilk talibiyle evlendirilen, evin büyük kızı Meyye’nin kendisine çok aşık kocası Abdullah’ın bölümlerindeyse ben anlatıcı öne çıkmaktadır.

Bir söyleşisinde toplumun hızlı değişmesinden yola çıkarak bireyin değişmesini ve romandaki kadınların geleneği, modernizmi ve bunlar arasında sıkışıp kalanları temsil ettiğini söyleyen yazar kendi ailesindeki kuşakların hızlı değişimde yaşadıklarını gözlemlediğini ve bunlardan beslendiğini dile getiriyor. Kitabı okurken Arap yarımadasının güney ucundaki bu körfez ülkesinde yaşananlarla, kölelik hariç, ülkemizin bazı bölgelerinde yaşananlar arasında paralellik kurulabilir. Bir erkeğin bir kızı sadece görüp beğenmesiyle kurulan evlilikler, takılar, çeyizler, çocuğuna ad koyamayan kadınlar, iyi kısmet sayılan zengin erkekler, akraba evlilikleri, büyüler, büyük şehre ya da başka ülkeye göç…

Genelde roman kadınları kaderlerine boyun eğiyormuş gibi görünseler de değişimle birlikte aşık olduğu evli erkeği elde eden onunla yasak aşk yaşayan, çocukken verilen sözüne sadık kalarak çocukluk aşkını bekleyen, çocuğuna Londra ismini koyan, araba kullanan, doktor olan kadınlar da romanda yerini almaktadır. Babasından, halasından, karısından sevgi göremeyen, çocuklarını çok seven, annesiz büyüyen Abdullah ise romanda zengin ama mutsuz bir hayat süren tek erkek desek yeridir.

Tek mutlu aşkın kızların babası ile Dolunay’ın yaşadığı yasak aşk olmasının yanında, dışardan mutlu görünen gelen talibine evet deyip evlenen mutsuz kadınlar olduğu gibi, eşini kendi seçen kadınların da mutsuz olmaları evliliği, ilişkiyi, aşkı sorgulatıyor okuyucuya.

Arap yarımadasından ilk okuduğum kitap olan Dolunay kadınlarını ben çok sevdim ve kolay okunan bu kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.

Romandaki kardeşlerden biri olan Esma’nın bölümünde yer alan pasajla tanıtımımı sonlandırıyorum.

“Halid onu görür görmez içinde bir şeylerin nasıl kıpırdadığını, nasıl o an aşık olduğunu anlattı. Fakat Esma diğer yarısını bulma hikayesinin aslı astarı olmadığını çok geçmeden anladı. Ne bedenler ne de ruhlar bölünmüştü, eşini arayan bir kürenin iki yarısı falan yoktu. Daha da kötüsü Halid’in kendi kayıp ruh eşi olması imkansızdı.”

 

Jokha Alharthi, Dolunay Kadınları, Timaş Yayın Grubu, Ekim 2021, 222 sayfa