Hiç akıllanmayacaksın! Hep aynı şeyleri yaşamak senin seçimin olabilir mi? Bu iki oldu. Ne yapıyorsun? “Beni terk edin!” “Beni aldatın!” diye sinyal mi gönderiyorsun karşına çıkanlara? Bence sende terk edilme travması var sanki. Çocukluğuna insek çözeriz de şimdi sırası değil. Yarın sabah uçağın var sende hâlâ bir gram uyku yok. İstediğin her şeyi elde ediyorsun, kafana koyduğun her şeyi gerekirse deli gibi çalışıp başarıyorsun da ilişkilerinde neden hep hüsran yaşıyorsun? Galiba beceremiyorsun doğru adamı seçmeyi. Hep yarım kalıyorsun. Birlikte yürüdüğünü zannederken bir de bakıyorsun yolda tek başınasın.
Geçen seferde öyle olmuştu. Sevdiğin adamın Rusya’ya gitme meselesini sana niye anlattığını yıllar sonra anca anlayabilmiştin. O zaman onaylasan belki arkasından “benimle gelir misin?” diyecekti ama sen ne yaptın “gitme” deyip hayatının akışını değiştirdin. Burada kalıp zor yolu seçmesini bekledin. Kolay yol herkesin ilk tercihidir.
O da bir başkasıyla kolay yola giriverdi. Sana da oturup ona gönderemediğin bir mektup yazarak sinirini, öfkeni kâğıda kaleme dökmek kaldı. Göndersen sanki sonuç değişecek miydi? Tabii ki hayır!
Oflayıp, puflama! Zaten ağlamadan ya da uyumadan hafiflemeyecek bu acı, aldatılmanın utancının bu kadar acı olacağını tahmin etmiyordun değil mi? “Ağlamam onun arkasından değmez” diyen de sensin. Uyku da bu gidişle zor. İlaç mı alsan acaba? O zaman da sabah kalkamaz uçağı kaçırırsın. Bu gezi de ne güzel oldu! En azından bir hafta kafan başka şeylerle meşgul olacak. Yeni yerler, telaşlar, koşturmacalar… Niye kızıyorsun ki yalan söylediğinin bal gibi farkındaydın. Hatta bir de konuşma yapmıştın ilişkinin biteceğini hissetmiş gibi; “eğer bir gün bitecekse ilişkimiz önce benim bilmeme izin ver, kimse bir ilişkiye zorlanmamalı” diye. İtiraf et çalışma arkadaşların gibi birden fazla kadınla aynı anda ilişki yaşayan biri olabileceğini hiç düşünmemiştin değil mi? Belki bu kadın beni sevmiyor diye düşündü o konuşmanın ardından sonra da yedekleme yaptı doğal olarak.
Sonuç hafta sonu şehir dışında olacağım diyen, senin yaptığın programa katılmayan sevgilinle bir başka kadınla el ele gezerken burun buruna gelmek oldu. Yanından geçerken görmezden gelmek yerine yakasına yapışıp bir tokat patlatsaydın ya da okkalı bir tükürüğü yüzüne boca etseydin şimdi en azından huzurla uyuyor olacaktın. Niye yapmadın? Zor geldi kendini aldatılmış kadın olarak ilân etmek değil mi? Yapmalıydın! O utancı o duymalıydı çiftlerden oluşan arkadaşlarının yanında. Her şeyden habersiz elini tutan hemcinsine de bir faydan dokunacaktı belki. Başkasına böyle bir durumda kim bilir ne akıllar verirdin; ben olsam şöyle yapardım, böyle yapardım…
Kimseyi uyandırmadan bir yastığa yumruk mu atsan. Rahatlıyormuş insan demişti ya Sezin. Kesin faydası olur ya. Kalk dene! Bak sabaha üç saat kaldı şunun şurasında. Çığlık da atmak gerekiyordu ama sen sessiz çığlıkla idare edersin artık. Perdeyi arala biraz yastığı görmen lazım. Aferin söz dinliyorsun. Şimdi sık yumruklarını, önce sıkı bir sağ kroşe sol gözüne atıyorsun farz et. Çok güzel bravo sana. Şimdi bir sol kroşe yalan söyleyen ağzına yerleştiriyorsun. Süper! Nasıl da kanlar akıyor. Mike Tyson mısın be kızım hiçbir yumruğun boşa gitmiyor. Dur artık, öldüreceksin soysuzu. Hah şimdi git bebekler gibi uyu…