Bir kaktüs büyüyordu bir evin balkonunda; diğer odalarda olan bitenlerden habersizce.
Adam kadına, “Ben kaktüs seviyorum çünkü bakması kolay,” diyordu oturma odasında. Kanaldan kanala geçerken arada laf yetiştirmeyi ihmal etmiyordu kadına. Kadın değişik değişik çiçekler ekmek istiyordu saksılara. Saksı yoksa yoğurt kabına… Mesela sardunya, begonya, begonvil, küpe çiçeği… Ama kaynana diline zar zor ikna edebilmişti kocasını. Yani, kaktüsün çiçeklisine. Kaktüsün çiçeği ne kadar olursa artık… Neymiş, çiçekler yaprak dökünce balkon kirleniyormuş. İçip içip attığı, küllükten taşan sigara izmaritleri kirletmiyordu balkonu, sanki!
Kadın balkonda rengârenk çiçekler büyütmek için diretti. İlk başta ikna olmuş gibiydi adam ama sonra bir gün bağırdı, “İstemiyorum bu çiçekleri balkonumda!”
Kadın önce çiçekleri taşıdı balkondan. Sonra kendisi taşındı evden. Balkon boşalmıştı. Adam kadından ve çiçeklerinden geriye kalan boşluğu sigara izmaritleriyle doldurdu.