Hazır olmam söylendi. Aldığım ikilik eğitim bugün bitiyormuş. Yarın buradan dünya diye bir yere gidecekmişim. Orada anne diye olağanüstü bir varlık benimle ilgilenecekmiş. Fedakâr, cefakâr ne demek, karşılıksız sevmek ne demek ondan öğrenecekmişim. Annem bana süt mama verecekmiş.

Arkadaşlarımla vedalaştım. Hepimizin eğitimleri farklı, farklı! Kimimiz günlük, kimimiz üçlük eğitim aldı. Bazılarımız daha fazla.

Ruh diye bir şey de benimle gelecekmiş. Oyun arkadaşıymış. Son nasihatleri alıyorum.

Biraz sıkıntılı oldu, üzerim yapış yapış. Boğazıma bir şey düğümleniyor, bağırmak istiyorum. Yeşiller giymiş biri bedenimin arka kısmına eliyle vurdu, hemen bağırdım, rahatladım. Annem mi acaba?

Derelerde akan gibi bir şeyin altında beni yıkadılar. Şimdi kuruluyorlar. Beyazlar giydirip yatakta yatan birine “Annesi al bakalım yavrunu’’ dediler.

İşte annem! Öbür dünyada anlattıkları…

Gözlerindeki hisleri çözmeye çalışıyorum. Her şey var. Ben de ne var acaba? Söylese de öğrensem. Annem yorgun ama mutlu, beni benim kadar öptü. “Kuzuum” dedi bana. Adım Kuzu galiba, bana isim vereceklerini söylemişlerdi. Aaa, annemin kokusunu daha önce almıştım. Geldiğim yerde her yer böyle kokuyordu. Burada yalnız annem öyle kokuyor.

Annem bana süt mama verdi. Tatları değişik. İki tane var.

Bizi başka bir yere aldılar. “Hayatım geçmiş olsun” diyerek çok heyecanlı biri geldi. Annemin adı Hayatım mı acaba?

O, beni öpmek istedi. Annem “Babası sadece dudaklarını değdir, bıyıklarını kesince öpersin” dedi. Hee babammıış. Kulağıma eğildi babam “Yavruum, büyüklerin çağırınca efendim diyerek gel” dedi. Bu babam da benden çok anneme bakıyor ama.

Evimize geldik, ne güzel. Akraba, bir de komşu diye birileri bizi görmeye geliyorlar. Anneme “Geçmiş olsun, Allah analı babalı büyütsün, uğurlu kademli olsun” diyorlar ama hepsinin gözü bende. Annemin akrabaları anneme, babamın akrabaları babama benzetiyorlar. Komşular ikisine de.

Yatağıma kocaman, omuzuma küçücük mavi boncuk taktılar.

Bir şey diyeceğim ama utanıyorum. Emdiğim süt mamaları ağzımdan bir de başka yerlerimden çıkartıyorum. Annem her seferinde şarkılar söyleyerek ılımıcık sularla temizliyor, pudralar sürüyor, yağlar sürüyor, temiz bez koyuyor.

Annem beni çok seviyor. Ağzımda pamukçuk diye bir şeyler varmış, onları bile seviyor.

Başımı tutamıyorum, hemen yan tarafa düşüyor. Ama annemin avucuma koyduğu parmağı sıkabiliyorum. Çıngır çıngır bir şey çalıyorlar, onu duyunca bakıyorum. Yanıma gelenlere bakıyorum, ama hiçbiri annem gibi bakmıyor.

Annem beni karnımın üzerine yatırmaya başladı. Kafamı kaldırıp bakabiliyorum artık anneme. Ses de çıkartıyorum. Ben annemin her dediğini anlıyorum, o da benim her demediğimi anlıyor.

Üç ay oldu geleli. Annem beni oturttuğu zaman başımı dik tutabiliyorum. Biraz zor ama eğlenceli! Gözümün önünde oyuncak gezdiriyorlar, kafamı çevirip takip edebiliyorum. Sesleri birleştirmeye başladım. Annem ne kadar sesi birleştirirsem o kadar gülücük birleştiriyor. İyi ki gelmişim.

Babam yanımızda çok durmuyor. İş diye bir şeye gidiyor, mama parası içinmiş.

Kendim kendime çıngırak sallamaya başladım, annem benden çok seviniyor. Çarşafla yüzümü örtebiliyorum. Annem kuzum dedi mi de dönüp bakıyorum.

Zahmetli olacağını söylemişlerdi ama bu kadar zor olacağını bilememiştim. Bugün yuvarlanıp ters döndüm. Annem ne kadar sevindi anlatamam. Artık yanlarıma yastık koyuyor yalnızken.

Annem sırtıma vurup gazımı çıkartırken odada yürüyor. Ayna diye bir şey var, onun önünden geçerken kendimi görüyorum. Ne kadar ufağım.

Annem babamla konuşurken duydum. Bana püre mama vermeye başlamış. Daha kuvvetli olacakmışım, destekle oturacakmışım.

Annem kollarımdan tutuyor, kalkıp oturabiliyorum. Sekiz aylık olmuşum, annem gün gün sayıyor. Sırtüstü yatarken yatarken her iki tarafa daha fazla dönmeye başladım. Bir de yeni bir oyun buldum, oyuncaklarımı yere atıyorum. Annem her seferinde toplayıp geri veriyor, gene atıyorum, gene veriyor…

Ayaklarımın üstünde durmaya çalışıyorum, olmuyor. Ama oturabiliyorum. Bu ayakta durmayı sevdim. Hep yapacağım. Annem “Düşe kalka öğrenirsin kuzum” dedi. Ben cevap vermiyorum ama annem hep konuşuyor, hep konuşuyor.

Artık yardım almadan ayağa kalkabiliyorum. Anne baba demeye de başladım. Annem uçuyor sanki, babam “aferin” dedi. Mama işinden yorgun geliyor babam. Onunla o kadar çok vakit geçirmek istiyorum ki…

Annem elimden tutunca yürüyebiliyorum. Ayaktayken yerden bir şey alabiliyorum. Elime oyuncaklar alabiliyorum.

Babam mama işinden pasta mama getirdi. Yuvarlak. Ortasına bir tane mum koymuşlar, sevdiklerimizle beraber püf yaptık. Bir sürü oyuncaklarım oldu, çok mutluyum. Başka bebekler de geldi, bir tanesini tanıyorum.

Annem başka mamalar vermeye başladı. Bazılarını bıçakla doğruyor, bazılarını yumuşatıyor. Yalnız bu yeni mamalar bezimi daha çok kokutuyor. Yapmasam mı diye düşünüyorum ama annemin şarkıları hiç değişmedi, kötü değil o zaman.

On beş aylık oldum. Yavaş yavaş yürüyorum. Bardağımla su içiyorum. Oyuncaklarımın hepsini bir kutuya toplayabiliyorum.

Babam uzun sandalye getirdi bana. Artık aile sofrasına oturabiliyorum. Biz bir aileyiz, ne güzel!

Koşmaya başladım. Yürümekten hızlı ama zor, zor ama hızlı!

Bana kulağın nerede diye soruyorlar, gösteriyorum. Gözün nerede diye soruyorlar, gösteriyorum. Annen nerede diye sormuyorlar. Sorsalar kalbimi gösteririm!!!

Küplerden kule yapıyorum. Annem yardım ediyor ama. Bugün annem ellerimden tuttu, beraber merdivenlerden indik, sokağa çıktık, oradan parka gittik. Çimenlerin üzerinde oynadım, altındaki toprağı da biliyorum, annemin de babamın da annesiymiş, herkeslerin annesiymiş.

Annem kapıyı aç diyor, açabiliyorum, kapat diyor kapatabiliyorum. Çoraplarımı kimse demeden çıkartıyorum. Ben çıkartıyorum annem giydiriyor. Giyebilsem onu uğraştırmam. Kısa kısa kelime birleştirebiliyorum. Annem bardağa yarım su koydu, babama götürdüm, içti, aferin dedi. Onlara hep yiyeceğim mamaları sayıyorum. “Yeçel mama içem, yağ mama içem.”

Annemle babam ben yatarken konuşuyorlardı. Annem beni süt mamadan ayıracakmış. Hep öbür mamalardan verecekmiş. Reçel mama yemeyeceğim, yağ mama yemeyeceğim, ben süt mama istiyorum!

Zırr zırr diye bir şey çaldı. Babam onu kulağına götürdü, “Tamam geliyorum” dedi. Bugün pazarmış, arkadaşlarıyla balık tutacaklarmış. Annem “Gitme” dedi ama dinlemedi.

Bugün evimize biri geldi. Ama duvardan girdi içeriye, çok şaşırdım. Geldiğim yerdekilere benziyor sanki, ama daha büyük. Kocaman kanatları var. Bana yeni oyunlar öğretecekmiş.

İlk önce ışık görme oyunu oynayacakmışım. Ruhum benden ayrılınca onu görebilmem içinmiş. Sonra şimdiye kadar hiç görmediğim akrabalarımı görme oyunu. Beni soğuk bir taşın üzerinde sıcacık sularla yıkayacaklarmış. Annem benimle uzun uzun konuşacakmış. Ayrılık oyunu oynayacakmışız. Sonra da toprakta bekleme oyunu.

Büyük kanatları olanın, büyük de gözleri var. Ama bana hiç bakmıyor. Bir de gözlerinden annem gibi yaş geldi, ama annemin gözyaşları gibi yere düşmüyor, havada kayboluyor.

Akrabalar, komşular gene geldi. Ama bu sefer ağlıyorlar, en çok anneciğim ağlıyor. Başım yana düşüyor, düzeltiyorlar. Yönümü değiştirdiler gene düşüyor.

Anlamıyorlar.

Ben artık küçük değilim. Babacığım evde yok sadece, kapıya bakıyorum. Gelince düzelticem, söz.

Geldi babam. Annemi ilk defa sinirli gördüm. Babama “Neredesin sen” diye bağırdı. Elleriyle de omuzlarına yavaşça dokundu, kıyamadı. Sonra başını babamın göğsüne yasladı, ağladı, elinden tuttu benim yanıma getirdi.

Babam başımı tutup öptü beni. Özür diledi. Özür dileyecek bir şey yok ki, oyun bu. Artık başım düz duruyor babacığım geldi ya, beni öptü ya, tamım ben.

Annem o taşın üzerinde uzun uzun konuştu benimle, “Kuzuum, doyamadım sana” dedi. Oyun bu üzülmesine gerek yok ki. Yine beyazlar giydirdiler bana, ama boncuk takmadılar, bir tahtanın üzerine koydular. Babamın kucağındayım.

Babam beni toprağın içine bıraktı. Yanıma doğru çevirip omuzumun altına toprak koydu. Ben sırtüstü yatmayı seviyorum ama olsun. Yan yan tahtalar dizdiler. Şimdi üzerime toprak atıyorlar. Burası karanlık olmaya başladı. Herkes gitti. Annem yukarıda, ayak seslerini duyuyorum, etrafta dönme oyunu oynuyor benimle.

Her şeyimi bıraktım.

Biraz aydınlık olmaya başladı. Aaa, ef, efe, efendiim!!!