Utanmak

Adem’le Havva’nın hikayesini hepimiz biliriz. Cennet bahçesindedirler, masumdurlar ve çıplaklıklarından utanmazlar. Ancak şeytan, onları bir yılan aracılığıyla kendilerine yasaklanmış bir ağacın meyvesini yemeğe ikna eder. Bu...

Yıllar Geçse de

Karşımda oturuyordu. Dinlene dinlene konuştu. Kulaklarıma inanamadım. “Hiç iştahım yok. Rica ederim ısrar etme. Artık ne kadar yiyebilirsem.” Çatalı bıraktı. Üç kısa cümle nefes nefese bırakmıştı koca adamı. Ağzımdaki lokmayı...

Ses Curcunası

Merdivenle yukarı çıkan delikanlının eli saçlarının arasında kaşınan boşluğa gitti… Kafasında doktorun muzip sesi yankılandı: “Üzülmeyin delikanlı, saç kökleriniz greve gitmiş… çalışmıyorlar. Ama bizim lokavt...

Sancı

Tuhaf adamdır şu Muzaffer Bey. İşi gücü eski gazeteleri biriktirip satmaktır. Evi kendisinin olmasa, azıcık emekli maaşıyla başka türlü nasıl geçinir? Eski gazete işinde iyi para var. Utanmasa çöpleri de karıştıracak, karton,...

Kimin Utancı

Hiç akıllanmayacaksın! Hep aynı şeyleri yaşamak senin seçimin olabilir mi? Bu iki oldu. Ne yapıyorsun? “Beni terk edin!” “Beni aldatın!” diye sinyal mi gönderiyorsun karşına çıkanlara? Bence sende terk edilme travması var sanki....

Kara Kedi

Sonunda yerleştim. Zor oldu ama… Eeee ne de olsa şehirler arası. Evi bulması, çeki düzen vermesi, biraz da estetik kaygılar darken derin bir nefes alıp buradaki eski hayatımın tekrar tadını çıkarmaya başlayacak-ken… Yanımda...

Boşanmış

Varlıklı ailelerin terk ettiği, unutulmuş, itilmiş mahallemiz. Artık çevre şehir ve kasabalardan gelen insanlarla birlikte yaşama tutunmaya çalışıyoruz. Tek ya da iki göz odalara sıkıştırılmış hayatlar, hayatlarımız. Dondurucu...

Araftan Çıkış

Yastığın altına soktuğu cep telefonunun “gonk” sesine uyandı. Yüzükoyun yattığı yerden elini sokup çıkarttı cihazı. Avuç içini dolduran ışıklı ekrana baktı yarı açık gözlerle. Mesaj ondandı. Gecenin bu...

Al al al

Karşılıklı tribünlerden biri nasıl enine boyuna sarı kırmızıya kesmişse, diğeri de o kadar sarı laciverte… Tek ortak noktaları formalarındaki sarı renkleri… O da gözün sarı nokta hastalığı kadar kör, hiçbir işe yaramıyor....

Bitpazarı

Adı bir tuhaf bu pazarın. Yine de sempatik ve merak uyandıran bir tınısı var. Nostaljik bir tını… Geçmişin izlerini taşıyor günümüze. Sıradan insanların bakıp geçtiği bir pazar. Bazen açık havada, bazen küçük bir dükkânda...

Delirme Yıllarım

Bodrum katına inen basamaklarda dizlerimin bağı çözülecek gibi oluyor. En son attığım adımla sensörlü lamba devreye giriyor. Huzursuzluğum yatışıyor. Yine de anahtarı kapının deliğinde döndürürken ellerimin titremesine engel...

Madamın Tılsımı

“Bak, bak! Geliyor yine seninki,” diye dürttü arkadaşını. Emirhan, tezgahının bulunduğu pazar sokağının köşesini dönen Madamı görür görmez bir of çekti, “Hay dilimi eşek arıları sokaydı da söz vermez olaydım,” dedi sıkıntıyla....

Kimse Anlamaz

En güzel hikâyeleri bulduğum Bomonti bitpazarı benim nefes aldığım yerdir. Tek eğlencem. Ne eş var ne çocuk ne de akraba. Öylesine görüştüğüm bir iki kişi dışında arkadaş da pek var sayılmaz. Herkesi uzak tutarım hem kendimden...

Çay Fincanı

“Safiye, kızım, bana bir fincan çay koyuver.” Safiye etekleri tutuşmuş şekilde mutfaktan koşarak geldi. Büyük Hanımın ağzından bir kere çıkardı söz. Ama bu sefer tabak çanak gürültülerinden duymamıştı. Erkenden toplanıp yarınki...

Eski mi? Yeni mi?

“Dünyada, insanlar dâhil, eskimeyen hiçbir şey yoktur.” “Daha doğduğumuz andan itibaren ileriye sarıp, eskimeye başlarız.” “Etrafımızdaki her şey canlı cansız ne varsa hepsi ama hepsi eskimeye koşarlar.” “Bu yüzden ilerlemek,...

Yükleniyor